Genetik testleri ilaç yan etkilerini öngörebilir

 

Gastrointestinal Kanserli Hastalarda Genetik Test, Kemoterapi Yan Etkilerini Azaltabilir

 

Gastrointestinal (Bağırsak, Gastrointestinal yemek borusu, safra yolları, pankreas) kanserli hastalarda, kemoterapi bazen belirli genetik varyantlara sahip kişilerde ciddi hatta hayatı tehdit eden yan etkilere neden olabilir.

Bu genetik varyantlar, hastaların tedavide kullanılan ilaçları nasıl işlediğini etkileyebilir. Kemoterapiye başlamadan önce iki gendeki varyantlar için yapılacak testlerin, dozları hekimlerin hastaya özel olarak ayarlamasına olanak tanıyarak hasta güvenliğini önemli ölçüde artırabileceği yeni bir araştırmayla gösterildi.

Journal of Clinical Oncology Precision Oncology dergisinde yayınlanan bir makale bu konuya değiniyor. Çalışma sonuçlarına göre önceden yapılan genetik testlere dayalı doz ayarlamaları, bazı genetik farklılığa sahip olup test yapılmadan standart doz alan hastalara kıyasla kemoterapi yan etkilerini bu genetik varyanta göre ayarlanan ve doz azaltılanlarda yan etkilerin yarı yarıya azaldığı görüldü.

Çok uzun süre boyunca Amerika Birleşik Devletleri kemoterapi dozlamasında genetik test uygulamasında Avrupa’nın gerisinde kaldığı biliniyordu. Bu çalışma aynı zamanda genetik varyantların önceden bilinip tedavi dozlarının ayarlanmasının hasta güvenliği için kritik olduğunu gösterdi.

Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl en yaygın kemoterapi ilaçlarından birinin yan etkileri nedeniyle yaklaşık 1.300 ölüm yaşanıyor.

Her yıl yaklaşık 290.000 Amerikalıya Gastrointestinal kanseri tanısı konuyor—bunlar arasında kolorektal kanser, ülkedeki en yaygın üçüncü kanser tanısı. Mevcut kemoterapi protokolleri, hastaların bu ilaçları işleme biçimindeki genetik farklılıkları hesaba katmadan standart dozlar kullanıyor.

Genetik Varyantlar ile Daha Güvenli Kemoterapi

Çalışma iki gendeki varyantlara odaklandı: DPYD ve UGT1A1.

  • Dihidropirimidin dehidrogenaz (DPYD) geni, karaciğerin floropirimidin gibi Gastrointestinal kanser tedavisinde yaygın olarak kullanılan ilaçları parçalamaya yardımcı olan bir enzim üretir. Nüfusun yaklaşık %5 ila %8’i, vücudun floropirimidini yeterince hızlı işlemesini engelleyen DPYD varyantlarına sahiptir. Bu durumda ilaç zararlı seviyelerde birikir ve ciddi yan etkilere yol açabilir; bunlara kan hücresi üretiminde azalma, ağız yaraları veya el-ayak sendromu dahildir.
  • Uridin Difosfat Glukuronosiltransferaz 1A1(UGT1A1) geni ise irinotekan adlı başka önemli bir kemoterapi ilacının vücutta işlenme hızını etkiler. UGT1A1 varyantları, ilacın çok yavaş işlenmesine neden olarak şiddetli ishal veya düşük beyaz kan hücresi sayımı riskini artırır. Bu varyantlar tespit edildiğinde, doktorlar tedavi etkinliğini bozmadan yan etkileri önlemek için dozları düşürebilir.

Çalışmaya, Pennsylvania Üniversitesi Sağlık Sistemi’ndeki üç kanser merkezinde, floropirimidin veya irinotekan ile tedaviye başlaması planlanan 517 GI kanserli hasta dahil edildi. Bunlardan 288’ine DPYD ve UGT1A1 varyantlarını kontrol etmek için kan testi yapıldı.

Genetik varyantlara sahip olduğu tespit edilen ve test sonuçlarına göre dozları azaltılan 16 hastanın %38’inde ciddi tedaviye bağlı yan etkiler görüldü. Buna karşılık, biyobank grubunda yer alan ve test yapılmadan standart doz alan, genetik varyanta sahip 17 hastanın %65’inde bu ciddi yan etkiler ortaya çıktı. Test yapılan grupta ayrıca tedavi dozu ve sıklığını değiştirme gereksinimi (%38’e karşı %76) ve tedaviyi tamamen bırakma oranı (%31’e karşı %47) da belirgin şekilde daha düşük bulundu.

Kaynak

Implementation of DPYD and UGT1A1 Testing in Patients With GI Cancer: A Prospective, Nonrandomized Clinical Trial


    Yorum Bırakın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak.