Özofagus ve mide kanserinde Ameliyat öncesi immünoterapi ile iyi sonuçlar elde etmek mümkün
Özofagus ve mide kanserinde ameliyat öncesi FLOT ve durvalumab ile iyi sonuçlar elde etmek mümkün
Mide ve yemek borusu kanseri ülkemizde en sık görülen kanserlerdir. Erken evre kanserlerde genel yaklaşım iyi cerrahi rezeksiyon ve çıkan patolojiye göre tedavi seçeneğidir. Tümör büyük ve lenf nodu tutulumu varsa bu hasta grubunda ameliyat öncesi neoadjuvan olarak adlandırdığımız kemoterapi ile tümörün küçülmesi sağlandıktan sonra ameliyat öneriyorduk. Tüm bu yaklaşımlara rağmen bu hasta grubunda çok iyi sonuç almak zordur. Son yapılan çalışmalarda bu agresif grup için umutları artıran bir seçeneğin mevcut olduğunu görebiliyoruz. Bu grup hastalara ameliyat öncesi kemoterapiye immünoterapi eklediğimizde başarı oranını %10 artırmak mümkün. Bu çalışmadan detayı bu yazıda bahsedeceğim.
Son Amerika Onkoloji Kongresinde pratiğimizi değiştiren çalışmalar sunuldu. Bunlardan biri mide ve özofagus yerleşimli adenokanserlerde standart kemoterapiye ameliyat öncesi immünoterapinin etkinliğini araştıran MATTERHORN çalışmasıydı.
MATTERHORN çalışması, ameliyat edilebilir mide veya gastroözofageal bileşke kanserinde, durvalumab artı 5-FU, lökovorin, oksaliplatin ve dosetaksel (FLOT) kemoterapisinin yer aldığı randomize bir faz 3 çalışmadır.
Arka plan: Batı ülkelerinde, ameliyat edilebilir mide veya gastroözofageal bileşke kanserlerinde perioperatif FLOT, yani ameliyat öncesi ve sonrası FLOT tedavisi standarttır; ancak nüks oranları hâlâ yüksektir. Bu kanserlerin çok yaygın olduğu Asya ülkelerinde ise standart yaklaşım uzun süre ameliyat + adjuvan kemoterapi olmuştur. Ancak son zamanlarda, ameliyat öncesi uygulanan bazı tedavilerin de faydalı olabileceğine dair veriler elde edilmiştir. İmmün kontrol noktası inhibitörleri, metastatik mide ve GE bileşke kanserlerinde ya da ameliyata uygun olmayan hastalarda kemoterapiyle birlikte onaylanmış durumdadır; ancak henüz neoadjuvan (ameliyat öncesi) veya adjuvan (ameliyat sonrası) kullanım için onaylı değildir.
MATTERHORN çalışmasında hem ameliyat öncesi hem sonrası dönemde FLOT’a durvalumab eklenmesinin etkileri araştırılmıştır. Bu randomize, çift kör faz 3 çalışmada, hastalara 2 kür ameliyat öncesi ve 2 kür ameliyat sonrası durvalumab veya plasebo verilmiştir. FLOT kemoterapisiyle birlikte uygulanmış ve ardından kemoterapi bittikten sonra 10 kür boyunca durvalumab idame tedavisi verilmiştir.
Birincil hedef, olaydan bağımsız sağkalımdı (event-free survival(hastalıksız süre) – EFS).
Sonuçlar:
- 948 hasta randomize edildi, ortalama 31 aylık takip süresi oldu.
- Hastalıksız oran için risk oranı (hazard ratio): 0.71 – yani yaklaşık %30 oranında nüks riskinde azalma.
- Durvalumab kolunda ortanca EFS’ye henüz ulaşılamadı, plasebo kolunda 32.8 ay olarak hesaplandı.
- 24 aylık Hastalıksız oranı:
- Durvalumab ile: %67.4
- Plasebo ile: %58.5
- Genel sağkalım (OS): Henüz olgunlaşmamış; erken sonuçlarda fark istatistiksel olarak anlamlı değil (HR: 0.78).
- Derece 3/4 yan etkiler: Her iki grupta benzer oranda görüldü.
Sonuç ve Değerlendirme:
Bu çalışma, ameliyat edilebilir mide ve distal yemek borusu kanserlerinde yeni bir tedavi yaklaşımı olma potansiyeli taşıyor. Tedavinin bir kısmı ameliyat öncesinde, bir kısmı ise ameliyat sonrasında verilmiş olup, durvalumab (bir immün kontrol noktası inhibitörü) eklenmesiyle birlikte bu modelin yeni standart bakım haline gelmesi bekleniyor.
İleriye dönük olarak yanıtlanması gereken bazı önemli sorular var:
- Durvalumab 10 ay süreyle verildi; bu süre kısaltılabilir mi?
- Kimlerin bu immünoterapiden daha fazla fayda gördüğü belirlenebilir mi?
- Böylece, yalnızca gerçekten fayda görecek olanlara verilip, diğer hastalarda gereksiz yan etkilerden kaçınılabilir mi?
MATTERHORN çalışması ile uzun bir süreden sonra ilk sefer ameliyat öncesi standart kemoterapiye immünoterapi eklenmesi ile başarı çıtası yukarıya çıkarılmış oldu.